Roberto Micheletti’nin Asker-Sermaye Diktatörlüğüne Karşı Boykota! – Honduras Darbeye Karşı Ulusal Cephesi’nden Dünya İşçi Sınıfına
- - 04 Ağustos 2009
Roberto Micheletti’nin Asker-Sermaye Diktatörlüğüne
Karşı Boykota!
Honduras Darbeye Karşı Ulusal Cephesi’nden Dünya İşçi Sınıfına
Bu yılın 28 Haziran tarihinde Honduras halkı Anayasal bir Meclis toplayıp
toplamayacağına karar vermek için yapılacak olan dördüncü referandumla ilgili
bir kamuoyu yoklamasına katılmaya hazırlanırken, binlerce asker Cumhuriyetin
Anayasal Başkanını, Manuel Zeleya Rosales’i kaçırdı ve onu komşu Kosta Rika’ya
sürgüne gönderdi; Başkanlık Sarayı’nı işgal etti, bütün bağımsız radyo ve
televizyon istasyonlarını şiddetle kapattı, hükümetin tüm memurlarına saldırdı
ve tüm ülkede Sıkıyönetim ilan etti.
Görevden alınan başkanın “istifa ettiği” gibi komik tezlere dayanılarak Başkan
Zelaya’nın politik partisinin lideri olan Roberto Micheletti Bain’i başkanlığa
getirildi ve Ulusal Kongre (yasa organı) tarafından saatler sonra
“yasallaştırılan” bir tür darbe yaşandı. Ulusal Kongre’nin başkanı görevden
alma konusunda anayasal yetkisi olmaması gerçeğine ek olarak, istifa iddiası
Başkan Zelaya’nın kendisi tarafından da yalanlandı. Aynı zamanda, Başkan
kendisine yapılan suçlamalar karşısında kendisini savunabileceği bir yargıçla
muhatap olmaksızın, kendisi hakkında bir tutuklama emri olduğu iddia edildi.
Darbenin arkasında ticari dünyası liderleri, dört burjuva partisi (Liberal
Parti, Ulusal Parti, Hıristiyan Demokratik Parti ve Sosyal Demokrat Yenilik ve
Birlik Partisi), Katolik ve Evangelik kiliselerinin liderlikleri ve büyük medya
sahipleri bulunmaktadır. Bunların tümü ayın 28’indeki kamuoyu yoklamasının
halka ve özellikle de işçi sınıfı ve yoksul köylülüğe, burjuva sınıfının ve
toprak sahiplerinin ayrıcalıklarının ortadan kaldırılacağı yeni bir toplumun
inşasına başlama gücü vermesinden korkarak karşıdevrimci bir ittifak
oluşturdular.
Aynı zamanda darbenin arkasında, bunu, El Salvador’da Farabundo Marti Ulusal
Kurtuluş Cephesi (FMLN) ve Nikaragua’da Sandinist Cephe’nin son dönemde elde
ettiği seçim zaferlerinin ardından, solun Orta Amerika bölgesindeki
ilerlemesini ve Venezüella devriminin etkisini durdurma fırsatı olarak gören
Kuzey Amerika emperyalizminin ve Latin Amerika aşırı sağının eli olduğunu
söylemek de zorunludur.
Yine de, Honduras halkının yanıtı darbenin ilk saatlerinde bile gecikmeden
gelmiştir. Halk kitleleri, tanklar, helikopterler, uçaklar ve ağır silahlarla
donanmış binlerce askere karşı, meydanları doldurarak ve (hükümet genel merkezi
olan) Başkanlık Sarayı’nın önünde toplanarak sokaklara aktılar. O zamandan bu
yana geçen bir ay içinde halk kitleleri, Politik Anayasamızın, silahlı bir güç
tarafından bir hükümetin dayatılması halinde Halk İsyanı hakkını tanıyan 3.
Maddesini kullanarak, HER GÜN dolandırıcılar hükümetini kitlesel
seferberlikler, yol kesme eylemleri, kamu binalarını işgal vs. gibi eylemlerle
alt edecek bir baskı yaratmak için protestolarını sürdürüyorlar. Bu mücadele
askerlerce öldürülen kimi Honduraslıların hayatlarına mal olmakla birlikte, bu
direniş sayesinde, dolandırıcılar hükümeti durumu kontrol altına alamadığı
gibi, kitleleri alt edememiş ve bu yüzden de kendisini hükümet olarak konsolide
edememiştir.
Halk direnişinin azami örgütlü ifadesi, halk hareketinin bütün toplumsal ve
politik ifade biçimlerini birleştiren ve ulusal çaptaki harekete diktatörlüğün
alt edilmesi yönünde önderlik eden “Darbeye Karşı Halk Cephesi”dir. Cephe işçi,
köylü ve diğer halk örgütleri ile darbeye karşı olduklarını ilan eden sol ve
merkez partiler ve hareketlerden oluşmaktadır.
Uluslararası tepkiler diplomatik açıdan güçlüdür: Siyonist İsrail rejimi
haricindeki hiçbir ülke Honduras’a dayatılan asker-sermaye diktatörlüğünü
tanıma cüretini gösterememiştir. Amerikan Devletleri Örgütü (OAS), Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu, Rio Grubu, Amerika Kıtaları Bolivarcı Alternatifine
katılan ülkeler ve diğerleri darbeyi kınamışlardır çünkü bunun Latin Amerika’da
mevcut olan sınırlı burjuva demokrasilerine karşı yapılan ilk darbe olduğunu
kabul etmekte ve güç kazanması halinde halklar ve işçiler tarafından elde
edilen sosyal ve demokratik özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına yol açacak bir
felaketle sonuçlanacağını ve bölgenin ve dünyanın diğer ülkelerindeki en gerici
güçlerce de taklit edileceğini bilmektedirler.
Yine de, tepkiler yararlı olsa bile diktatörlüğe ekonomik ya da askeri olarak
zarar vermekte yeterli olmayan diplomatik açıklamalar noktasını aşmamıştır.
Dolandırıcılar hükümetine karşı daima belirsiz bir siyaset güden tek ülke
Barack Obama yönetimindeki Kuzey Amerikan hükümeti olmuştur. Tek başkan olarak
Başkan Manuel Zelaya Hükümetini tanıdığını açıklarken, darbecilerin temsilcilerine
vizeler vererek bunların darbe lehine lobi yapmak amacıyla Kuzey Amerikan
topraklarına girmesini sağlamış; Honduras’a verilen ana ekonomik ve askeri
programları askıya almamış; Küba’ya karşı yaptığına benzer bir ticari boykot
başvurusunda bulunmamıştır ve bunun bir darbe olduğunu ilan etmeyi
reddetmektedir. Bunun yerine Honduraslıların meşru Başkanı olan Manuel Zelaya
ile diktatör Micheletti arasında, Kosta Rika Devlet Başkanı Oscar Arias
aracılığıyla müzakere yapılmasını savunmaktadır.
Darbeye Karşı Ulusal Cephe açısından, Başkan Arias’ın aracılığı ABD Dışişleri
Bakanlığı’nın diktatör Micheletti için bir düzeyde uluslararası tanınma elde
etme, çatışmanın sonuna gelinene kadar zaman kazanma ve direniş hareketini
bastırarak, Başkan Zelaya’ya, kaçınılmaz biçimde iktidara yeniden
getirildiğinde kabul edilemez koşullara boyun eğmeye zorlama ve Anayasal Meclis
ve darbeden sorumlu olan kimselerin yargılanması mücadeleleri gibi, halk
hareketlerini seferber eden politik taleplerin peşini bıraktırma amaçları güden
bir stratejisidir. Sonuç olarak, Darbeye Karşı Ulusal Cephe sadece Başkan
Zelaya’nın makamına derhal, güvenlik içinde ve koşulsuz olarak yeniden
getirilmesini kabul etmektedir.
Honduras işçi sınıfı, başından beri halk direnişine aktif biçimde katılmış,
üçüncü haftada kendi mücadele yöntemleriyle birleşik bir eylem örgütlemiştir:
genel grev ve işyeri işgalleri, 23 ve 24 Temmuz günlerinde ülkenin üç merkezi
sendikası (CUTH, CGT ve CTH) tarafından 48 saatlik iş bırakma eylemi içinde
örgütlendi ve aynı ayın 30 ve 31’inde tekrarlandı. Onlarla dayanışma halinde
olan El Salvador ve Nikaragua halk örgütlenmeleri Honduras’tan mal girişini
durdurmak için gümrükleri kestiler. Dolandırıcılarla dayanışma içinde olan
Honduras ve Orta Amerika’daki işveren örgütleri derhal avaz avaz bağırdılar
çünkü boykot, şirketleri için milyonlarca dolarlık kayıplar demekti. Bu da
grevin ve ticari boykotun darbecilerin ayaklarının altındaki ekonomik zemini
çekip almakta, resmi açıklamalardan çok daha etkili silahlar olduğu anlamına
gelmektedir.
Bütün bunlar yüzünden, Darbeye Karşı Ulusal Cephe dünya çapındaki işçi sınıfı
örgütlerine, diktatörlüğü ekonomik bakımdan güçsüz düşürmek amacıyla, Honduras
limanlarına giren ve çıkan tüm ürünlere yönelik boykot eylemleri düzenleyerek, Honduras
işçi sınıfı ve halkıyla militan dayanışmayı örgütlemesi ve yürütmesi, ABD ve
Honduras büyükelçilikleri önünde diktatörlüğü kınayan protestolar düzenlemesi
ve genel olarak Honduras halkı ve işçi sınıfının baskı rejiminden kurtularak
yeni bir topluma ulaşma mücadelesini güçlendiren eylemler düzenlemesi
çağrısında bulunmaktadır.
SADECE İŞÇİ SINIFININ DÜNYA ÇAPINDAKİ BİRLİĞİ HONDURAS’TAKİ FAŞİST
DARBECİLERİ ALT EDEBİLİR!